Hepimiz gökyüzüne bakıp oradaki yıldızların arasında neler olup bittiğini merak etmişizdir, değil mi? İşte bu merak da insanlığı uzayı keşfetmeye iten en büyük güçlerden biri oluyor. Uzay macerasında önemli bir kilometre taşı ise Kepler Teleskobu.
Adını, gezegen hareketlerinin yasalarını keşfeden ünlü Astronom Johannes Kepler’den alan bu uzay teleskobu, uzayın derinliklerinde binlerce yeni dünya keşfetmişti. Peki, bu kadar özel kılan neydi bu keşifleri? Kepler gezegenlerinde yaşam var mı?
Kepler Uzay Teleskobu ile neler keşfedildi?
Düşünsenize, bir teleskop, milyarlarca kilometre ötedeki dünyaları keşfedebiliyor. İşte Kepler Uzay Teleskobu tam olarak böyle bir harika. 2009 yılında NASA tarafından uzaya fırlatıldığında, görevi evrenin derinliklerinde Dünya’ya benzer, yaşam barındırma potansiyeline sahip gezegenleri aramaktı. Ve bu görevde ne kadar başarılı olduğunu söylemek gerekirse, âdeta bir devrim yarattı!
Kepler, yıldızların önünden geçen gezegenlerin yarattığı minik ışık düşüşlerini tespit ederek binlerce yeni gezegen keşfetti. Bu keşifler arasında kayalık “Süper Dünyalar”, dev gaz gezegenleri ve hatta sıvı suyun bulunabileceği, dolayısıyla yaşam için uygun olabilecek “Dünya benzeri” gezegenler var.
Kepler aslında bize evrenin beklediğimizden çok daha fazla gezegenle dolu olduğunu gösterdi. Bu gezegenlerin bazıları bizim Güneş sistemimizdeki gibi kendi yıldızlarının etrafında dönüyor, bazıları ise daha tuhaf yörüngelere sahip.
Bu keşiflerle Kepler, evrende yalnız olup olmadığımız sorusuna yanıt arayan bilim insanları için vazgeçilmez bir kaynak hâline geldi.
Yusuf Güney’in dile getirdiği, Kepler 32-36 adında bir gezegen yok.
NASA, Kepler Uzay Teleskobu tarafından 305 yıldız etrafında 1284 tane dış gezegen olduğunu duyurmuştu. Yusuf Güney’in bahsetmiş olduğu Kepler 32-36 adında bir gezegen aslında yok. Her gezegen, sıralı numaralı ve 32 ile 36 ayrı ayrı iki gezegen olarak kayıtlara geçiyor. Ayrıca söylendiği gibi Kepler gezegenleri Andromeda Galaksisi’nde değil Samanyolu Galaksisi’nde bulunuyor.
Ötegezegenler olarak da bilinen bu dış gezegenlerin, yüzde 95’i Neptün’den küçük. Aralarından dördü ise Dünya’nın 2,5 katından küçük ve yüzey sıcaklıklarının sıvı için uygun olmasından dolayı yaşanabilir bölgeler de bulunuyor.
Gezegen boyutlarına bakılarak da 550’sinin potansiyel kayalık gezegen olabileceği söylendi. Bunlardan dokuzu da yaşanabilir yörüngede yer alıyor.
“Kepler İlgi Çekici Nesnesi” olarak da bilinen Kepler-438b
Neredeyse Dünya büyüklüğünde ve muhtemelen kayalık olan Kepler-438b, Kepler 442b ve Kepler-452b’den bahsediyoruz. Bunlardan biri olan Kepler 438-b’yi ele alalım. Dünya’ya yakın ötegezegenlerden biri olan Kepler 438-b, muhtemelen kayalık gezegenler arasında.
Kepler 438-b, gizemli dünyalardan biri ve bilim insanlarının hayal gücünü harekete geçirecek türden. Dünya’dan 472,9 ışık yılı uzaklıkta bir yerde, kırmızı bir cüce yıldızın yaşanabilir bölgesinin iç kenarındaki yörüngesinde dönüyor. Özellikle bu gezegenin, Dünya’ya olan benzerliğiyle dikkat çekmesi de akıllara “Acaba yaşam var mı?” sorusunu getiriyor.
4,4 milyar yıl yaşındaki Kepler 438-b, Güneş’ten sadece 200 milyon yıl daha genç. Ayrıca bu gezegeni çıplak gözle görmek zor. Çünkü oldukça loş.
Kepler 438-b, yıldızının yaşanabilir bölgesinde, yani sıvı suyun var olabileceği bir konumda bulunuyor. Bu özelliği, onu potansiyel olarak yaşam barındırabilecek gezegenler listesinin başına koyuyor. Ancak yıldızının aktif bir şekilde güçlü radyasyon yollaması, gezegenin yüzeyindeki yaşam için bazı zorluklar oluşturabilir.
Güneş tarafından yayılan ve yıldız alevlerinden daha şiddetli olan fırtınalara maruz kalmasından dolayı da bilim insanları bu ve benzeri gezegenlerdeki yaşanabilirlik potansiyelini daha iyi anlamak için çalışmalarını sürdürüyor.
Kepler gezegenlerinde yaşam var mı?
Yusuf Güney’in sevgilisi orada yaşıyor mu bilemeyiz ama özel noktaları sebebiyle “yaşanabilir bölge” adı verilen bu yerler için NASA’nın da enteresan açıklamaları oldu.
Galaksimizin milyarlarca gizli ötegezegen içerdiğini, bunların çoğunun yaşam vadedeceğini belirten açıklamalardan sonra evrendeki yerimiz bir kez daha düşündürüyor.
Tabii ki su, Dünya’ya benzer büyüklük ve kayalık gibi sonuçlar elimizde olsa da herhangi bir yaşama ev sahipliği yapıp yapmayacağı konusunda öğrenilecek ve araştırılacak daha çok şey var.
Uzaya meraklı kişilerin göz atmak isteyebileceği diğer içeriklerimiz: